Dünyadaki birçok camide olduğu gibi, Taipei Ulu Camii’nde de Cuma sıradan bir gün değildir. 1000 kişi kapasitesi olan cami haftanın diğer günlerinin aksine Cuma günleri genellikle tıklım tıklım. Öyle ki cami dışında da namaz kılan bir hayli insan görebilirsiniz. Bu kabaca Taipe’de Müslüman nüfusun artışını gösteren bir işaret. Cuma namazından sonra erkek kadın Müslümanlar yine cami içindeki bir bölmeye geçip farklı yemeklerin tadını çıkarıyorlar. Tayvan ve Endonezya yemeklerini de içeren muhtelif yiyecekler mevcut. Ayrıca Tayland, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden yemekler de var. Şayan-ı dikkat olan ise tüm bunların Kur’an’a göre helal olan yiyecek olması. Tayvan’daki Müslümanların en büyük kaygısı bu.
Taipei’deki Müslümanların arasında yaşayan birisine her daim Ramazan ayı hatırlatılır. Ramazan’daki iftar vakitleri şaşalı bir düğün merasiminden farksız. İnsanlar gayretkeş garsonların servis ettiği çeşit çeşit yiyecek ve içeceklerle ağırlanıyor. Birçok Müslüman ülkede camide kahvaltı düzenlense de*, Taipei’deki sahne hepsinden farklı. Aynı diğer Tayvanlılar gibi, Tayvanlı Müslümanların da hazırlıkları, dakiklikleri ve cömertlikleri çok özel ve mükemmel.
Resmi olarak Tayvan’daki Müslümanların nüfusu sadece 60.000 ki bu da toplam nüfusun yüzde 0.2’sine tekabül ediyor. Ancak Endonezya, Myanmar, Malezya, Türkiye, Hindistan ile Afrika ve Orta Doğu ülkelerinden gelen Müslümanlar da iş gücünün bir parçası ki böyle olunca 2015’te toplam Müslüman nüfusun 254.000’i ulaştığı tahmin edildi. İlginçtir yerel Müslümanların sayısı, buraya çalışmaya veya okumaya gelen Müslüman sayısından daha az. Tayvan’da 7 cami olmakla birlikte insanların namazlarını eda edebilecekleri birçok yer var.
Lakin yerel Müslümanlar, hem tarihi sebepler hem de burada bir azınlık olmalarından ötürü kimlik krizi ve dini sorunlardan muztaripler. Yeni neslin İslami bir eğitim ve kültür edinme şansı daha az. Tayvan’da İslami okullar yok ve camilerde de yalnızca haftada bir, sınırlı mevcutla dersler yapılıyor.
Tayvan’daki Müslümanların önde gelen temsilci kuruluşlardan Çin Müslümanları Derneği’ne danışmanlık yapan Dr. İbrahim Chao (Hsi-lin Chao), İslami eğitimin tüm Müslümanlar, bilhassa gençler için çok mühim olduğunu düşünüyor.
Doktorasını Mekke’deki Ümmü’l-Kurra Üniversitesi’nde, İslam hukuku alanında tamamlayan ve Taipei Ulu Camii’nin de imamı olan Chao, “Eğitim sistemimiz mükemmel olması rağmen, öğrenciler 9 yaşına geldiklerinde vakitlerinin çoğunu okulda harcıyorlar ve ebeveynlerin de İslam’la ilgili temel şeyleri öğretmek için daha az zamanı oluyor,” diyor.
Kendilerinin veya atalarının Müslüman olduğunu bilen aileler var fakat bunlar dinlerini nasıl yaşayacaklarını bilmiyorlar. İki ayda bir yayınlanan “Çin’de İslam” dergisinin editörü Salih Ali (Yu Jia Ming) “Bazen domuz eti yememek Müslüman olmak için yeterli oluyor,” diyor. Ali’nin dedesi 1949’da Şantung eyaletinden göç etmiş ve Ali’nin kendisi de anakarada yaşayan dördüncü kuşaktan.
Taipei’deki Ulusal Chengchi Üniversitesi’nde Tayvanlı Müslüman azınlıklar ve dünya çapındaki Çinli Müslüman göçmenlerin sorunları üzerine araştırmalar yapan Salih, “Önceleri anne babalar dini meselelerle fazla ilgilenmedi. Bizim İslami okullarımız yok ve tüm eğitim Pazar günleri camilerde yapılan derslerden ibaret. Bazı insanlar İslamiyet’i terk ettiler bile. Tek bildikleri şey domuz yemedikleri ve babalarının Müslüman oldukları,” diyor.
Çince işaret ve sembollere dayalı bir dil ve çoğu zaman belli bir kelimenin çevirisini yapmak [transliterasyon] mümkün olmuyor. Belki de birçok Tayvanlı Müslümanın, tüm dünyadaki Müslümanlar arasında popüler ve önemli olan en temel terminolojiyi dahi bilmemesinin sebebi budur.
Şahsi tecrübemi konuşacak olursam, kendi yerli Müslüman arkadaşlarıma Eid [Arapça’da bayram] kelimesinin asıl anlamını izah etmekte zorlandım. Son birkaç yılda bazı üniversiteler Arap edebiyatı ve kültürü bölümleri açtılar.
Ekseri Tayvanlı iki isimlidir, biri Çince ve diğeri İngilizce çünkü bazen Çince isimlerin İngilizce’ye transliterasyonu oldukça zor. Ancak Müslümanların ise bazen üç ismi olduğu vaki – Çince, İngilizce ve Arapça.
Tayvan Müslümanlarının çoğunluğu Hanefi mezhebine mensup fakat Güneydoğu Asya ve dünyanın başka yerlerindeki birçok Müslüman memleketin aksine, burada diğer mezheplerden insanlar da anlayışla karşılanıyor ve kolaylıkla ayak uyduruyorlar. Taipei Ulu Cami yalnızca bir cami değil, aynı zamanda Tayvan’daki Müslümanların da merkezi buluşma noktası. Tayvan’daki en büyük ve en eski cami Taipei Ulu Cami’dir. Müslümanların beynelmilel kültürel çeşitliği burada her zaman görülebilir.
Tayvan’ın toplam nüfusunun yüzde 85 kadarı Budizm ve Taoizm yüzde 5 i ise Hristiyanlardan meydana gelmektedir.
Çoğu Batı ülkesinde olduğu gibi geleneksel Müslüman kültürü burada da nadiren görülüyor. Yerli Müslümanların çoğu sakalsız veya genetik olarak sakalları çıkmamış. Burka nadiren görülüyor ama Müslüman kadınların başlarını örttüğü müşahede ediliyor.
Tayvan’da birçok din bir arada yaşamasına rağmen diğer Asya ülkelerinin tersine, dini çatışmalar bu ülkede pek görülmüyor. Washington merkezli saygın araştırma kuruluşu PEW Research Center’ın iki yıl önce yayınladığı listede Tayvan, Singapur’dan sonra dini açıdan en çeşitli ikinci oldu.
Camideki sınırlı bazı risale ve kitaplar bir yana, Tayvanlılar için İslam’ı öğrenebilecekleri kaynaklar oldukça kısıtlı. Dünyadaki mevcut konjonktür ve medya ajanslarının tekraren yaptıkları manipülasyon sebebiyle de bazıları İslam’a kötü gözle bakmaya başladı bile. Hatta öyle ki bazıları dünyada yaşanmakta olan dini mahiyetteki keşmekeşten etkilenip yeni tanıştıkları bir Müslümanı bednam IŞİD’le ilgili olarak sorgulamaya başlıyorlar.
Taipei’den üniversite lisans öğrencisi Maggie Maa, Müslümanların sayıca az olduğu bir toplumda farklı olmaktan dolayı gurur duyuyor ama bazen de çok zorlayıcı olduğunu düşünüyor.
Taipei Fu Jen Katolik Üniversitesi’nde okuyan Maa, “Kendimi çevremdeki insanlardan oldukça farklı hissediyorum ve bu farklılıklara sahip olduğum için de gurur duyuyorum. Ancak birçok Müslüman çocuk farklı giyindikleri ve farklı yedikleri için kimliklerinden utandıkları bir safhadan geçti. Bir çocuk için mimlenmek çok zor olabilir.
Maa’nın anne babası 1980’de Myanmar’dan göç etmişler. Maa aynı zamanda Mǎhàoyuàn ve Farida olarak da biliniyor. “Bazen yaşam tarzımız için rahatsız edici şeyler oluyor. Dinimiz nedeniyle ayrımcılığa maruz kalmak da bir dert. Başörtüsüyle dışarı çıktığınızda kesinlikle dikkat çekiyorsunuz. Tuhaf bakışlara muhatap oluyoruz. İnsanlar Müslümanların terörist olmaları ve IŞİD hakkında basmakalıp sorular soruyorlar,” diyor Maa.
Çokları Tayvan’da Müslümanlar sayıca az oldukları için Tayvanlıların İslamiyet ve Müslümanlar hakkında bilgi edinme ihtimali düşük. İslamı ve Müslümanları genellikle medyadan biliyorlar. Diğer uluslararası dillerle kıyaslanınca, Çin dilinde daha az literatür var ve bunların da büyük kısmı Arapça ve İngilizce’den tercüme edilmiş.
Müslüman turistler ve öğrenciler için en zor iş helal gıda olan bir yer bulabilmek. Restoranların çoğunun domuz eti satışı var. O bir yana, burada yemekleri domuz yağı veya diğer hayvani yağlarla pişirmek yaygın. Her ne kadar Çin Müslümanları Derneği Taipei ve diğer şehirlerde farklı yollarla helal restoranlar konusunda bilgilendirmeler yapmaya çalışsa da, bu restoranların sayısı çok az. Çoğu zaman cami dernekleri Cuma namazından sonra veya bazen Pazar günleri, helal yiyecekler hazırlıyorlar. Bazı yerler bunları ücretsiz olarak da sunuyor. Bir Endonezyalı öğrenci teşkilatı yeni bir fikirle ortaya çıktı. Çince olarak hazırladıkları bir “Helal Kart” var ve üzerinde kart sahibinin ne tür yemek yiyebileceği yazıyor. Geçenlerde Taipei Belediye Başkanı Ko Wen-je şehirdeki Helal restoranların sayısını arttırma sözü verdi.
Dini hürriyet Tayvan anayasasında güvence altına alınan temel esaslardan birisidir ve Müslümanlar ile hükumetin arası da iyi. Müslümanlar genel olarak hükumetten şikayetçi değiller. Tayvan’ın eski başkanı Ma Ying-jeou 2008’den başlayarak her yıl Mekke’den dönen hac kafilesini kabul ederdi. Ramazan Bayramı’nda ise Taipei Belediye Başkanı, Ulu Cami’yi ziyaret eder.
Taipei’deki Güneydoğu Asya ve Pasifik Bölgesel İslami Dava Konseyi’nde (RIDCSP) konuşan eski başkan Ma Ying-jeou, İslam’ın eski bir dost gibi olduğunu ve hükumetinin Müslümanların haklarını himaye etmek için yorulmaksızın çalıştığını söylemişti.
İslam’ın miladi 7. asırda Müslüman tacirler tarafından Tayvan’a getirildiği söylenir. 17. asırda çok sayıda Hui Müslüman Çin’den hicret etti. Ekseriya Müslüman olan Huiler Çin anakarasındaki bir etnik gruptur.
Dr. İbrahim Chao’ya göre (Hong Kong merkezli İslami bir sitede yayınlanan makalede) İslamiyet Tayvan’a ilk olarak Ming Hanedanı’nın son döneminde Çin anakarasından geldi. Ming hükümdarları ordularını, o esnada Tayvan’ı idaresinde olan Portekizlileri kovmak için gönderdi. Bu yolla birçok Müslüman asker ailelerini de beraberinde getirip Tayvan’da yerleştiler.
20. yüzyılın ilk yıllarına kadar, Tayvanlı Müslümanların anakara ile olan ilişkisi çok kuvvetliydi. Anakaradan Tayvan’a imam göndermek gibi bir adet bile vardı. Velakin Japon idaresinde bu ilişki kısıtlandı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Japonlar Çin’den çekilince Cheng-Kai Shek önderliğindeki nasyonalist Kuomintanglar anakarayı terk etmeye zorlandılar. Sonrasında 20.000 kadar Müslüman Kuomintanglar ile Tayvan’a gelmiş oldular. 1980’lerde daha iyi bir hayat peşindeki Myanmarlı ve Taylandlı Müslümanlar Tayvan’a geldiler ve sonrasında Tayvan vatandaşı oldular.
Tayvan Müslümanları; Büyüyen küçük bir cemaat - Yorumlar
Yapılan Yorumlar
BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler
Ethem Menderes’in Tayvan Ziyareti 17 Temmuz 2023
Adnan Menderes’in Tayvan Ziyareti 16 Temmuz 2023
Tayvan’da yaşayan Türklerin Portalına Hoşgeldiniz. www.tayvan.org
Tayvan - Tüm Hakları Saklıdır